Ana Sayfa
Kadın Çağı
Kadın Ruhsallığı
Kadın Özgürlüğü
Güzellik ve Kültür
Kadın Yüceliği
ve
Kahramanlığı
Kadın ve Erkek
S e v g i
A n n e l i k
Yeni Çağın
Çocukları
Sağlık ve
Alternatif Şifa
Metotları
Yaratıcılık
Anadolu
Tanrıçaları
Kütüphane
Sorular ve Cevaplar

|
KADIN
ÖZGÜRLÜĞÜ
Kadının eli bağlı; modern hayatta mesleki işler, ev işleri, günlük
işlerden başka şeye yetişemiyor. Vakit yok. Kadının eli bağlı;
kaldırıp elini masaya vuramıyor: artık yeter bu baskı diye!
Kadının ayağı bağlı; istediği her saatte mesela gece yalnız çıkıp
yürüyemiyor bile… Kadının ayağı bağlı; toprağa çıplak ayak basacak
yer bulamıyor; ayaklar ayakkabılara bağlı.
Kadının bedeni bağlı; kimi zaman bir çarşaf ardında saklı kimi zaman
seksi-yapay görüntülerin ardında saklı.
Kadının gözü bağlı; göremiyor üzerindeki baskıyı, alışıyor hatta
üzerindeki baskıya, hatta kimi zaman kendi kapıyor gözlerini boyun
eğiyor baskıya…
Kadının bedeni özgür değil. Çekiştiriliyor dört bir yandan.
Peki insan – kadın, önce ruh olduğunu bilse, bunu yaşasa kim ve
nasıl onun bedenine zincir vurabilir?
Çünkü ruhun kendi zaten özgür ve kadın özgür ruh olduğunu idrak
etse; ne ruhuna ne de bedenine hiçbir şeyin ve hiç kimsenin
zincirler vuramayacağını bilir.
Ve hangi özgür ruh, kendine veya çevresine yapılan hangi baskıya
hangi haksızlığa tahammül edebilir ki?
Ruh Tanrıyı görüyor, hissediyor – beden değil. Öyleyse neden görmek
zor oluyor: Tanrı, ruhunuz ile ruhsal çalışmalarımız ile ilgilenir;
bedeninizle değil. Özgürlüğünüzü bedeni kapatmak veya açmak
açısından anlıyor ve emeklerinizi bunlara harcıyorsanız, yazık!
Ruhsal Temizlik ve Ruhsal Güzellik nedir? Bunları öğrenmek ve bedeni
de buna yöneltmek gerekir. Özgür Kadın Özgür Ruh olduğunu bilir ve
bunları da yapabilir.
Özgür kadın, aynı zamanda tüm toplumun da tek bir ruh olduğunu
bilir, görür ve toplumdaki esaretlere, haksızlıklara dayanamaz.
Özgür kadın, erkeklerin de ruhunu, asıl özlerini görür ve o
derinlerde yatan güzelliğin ortaya çıkması için çalışır. Asla
erkeğin hatasını desteklemez, yanlışını taklit etmez ve baskısını
kabul etmez.
Kadın, zaten doğası gereği özgür olan ruhunu ve kendinin de ruh
olduğunu idrak etmesi ile özgür olmaya başlar. Ve bu idrak
kesinlikle uygulama ile – özgür yaşamak için çabalamak ile - devam
eder. Ve kesinlikle bu uygulamalar olumlu sonuç yaratır: Gerçek
Özgürlük içinde yaşamak!
Çünkü hiçbir özgürlük; uygulanmadan - uğruna çabalamadan - ve
sonucu elde edilmeden gerçek özgürlük olmaz: özgürlük uğruna, ruhun
özgürlüğünü yaşamak uğruna birçok hayattan vazgeçilse bile bu
böyledir.
Çünkü ruh ölümsüzdür ve esaret altındaki bir bedenin yaşamına
dayanamaz. Ruhun bu acılarına izin vermemek gerek.
Kadın ruhsal özgürlüğü nasıl yaşar?
Gerçek özgürlük gerçek kahramanlık gerektirir.
Özgürlüğü kazanmak uğruna değil, özgürlüğü yaşamak uğruna Dünyada
sahip olunan birçok şeyden, hatta her şeyden vazgeçmek gerekebilir.
Eğer esaret, altından bir saray gibi görünen bir hapisteyse bile
ondan kurtulmak gerek.
Dünyada sahip olunan her şey gitse bile, asıl olan Ruhtur insan ile
kalan… Ve bu fikirdir insanı kahraman yapan ve tüm örnek
kahramanları kahraman yapan.
Denizde boğuluyor gibi yaşamanın anlamı nedir ki; göğe bakınca bile
Özgür Ruhun yükseklerde olduğunu bilirsin. Yeryüzüne, yaşamın hapis
kurallarına boyun eğmek niye; göklere açılan Ruh her an ve her yerde
bizimle!
Hem erkek hem de kadın, bu Yeni Çağın ateşsi özgürlük enerjisini
hava gibi sürekli içine çekiyor. Bu ne demek: Ruh her şeyden özgür
olmak, tüm düşünce, duygu ve isteklerden özgür olmak istiyor.
Ne ilginç: oysa ki bu çağda düşünce de, duygu da, istekler de
artıyor.
Neden?
Çünkü ruhun bildiği bu Yüce Gerçek ile – Yeni Çağ’ın bu Yüce Gerçeği
ile insanın düşük bilinci – düşük doğası arasında savaş yaşanıyor.
Ruhsallaşın, özgürleşin; bedenin tüm esaretlerinden özgürleşin ki
Yeni Çağın yanında, Yeni Çağ ile beraber olun; ruhsal savaşa girmek
ve içinizde ruhsal çekişmeyi yaşamak yerine sevgiyi seçin, sevgiyle
Yeni Çağ’a uyumlanın ki çağın gazisi değil, kahramanı olun.
KADIN
ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖNEMİ
Ruh, ne maddi ne manevi hiçbir şeye bağlı değildir. Ve insan ruhunu
yaşarsa o da maddi, manevi bağlarından ve bunların yarattıkları
korkulardan kurtulmuş olur.
Kadın maddi ağırlıkları, zorlukları görünce gerçeği ve doğruyu
söylemekten korkmamalıdır. Kendini ruh olarak idrak etmiş ve ruhunu
yaşayan bir kadın hiçbir maddi, manevi baskının altında ezilmesinin
mümkün olmadığını bilir. Fakirleşmek iyidir veya fakirse mutlu
olunmalı denmiyor; burada vurgulanan, insan zenginse zenginliğinden,
fakirse fakirliğinden özgür olmalı.
Aksi takdirde ruh ile beden arasına bu bağlar duvar gibi örülüyor.
Kişi ruhunu yaşayamıyor hatta daha kötüsü kendini sadece bir beden
olarak biliyor. Ne verilirse onu yaşayan bir beden: fakirsem Tanrı
böyle istemiş, bunu yaşamalıyım diyor. Eğer insanın kendi diye
bildiği sadece beden ise, işte bunu bilir, bunu söyler, hatta herkes
ona ‘fakir olduğunu ve böyle kalmasını’ söyler ve o bunu yaşar, bunu
yaşamaya mecbur hisseder.
Ama bir kişi Özgür Ruh olduğunu idrak etse, fark edeceği ilk şey şu
oluyor: Ben Özgürüm! Ve sonra, "Bu fakirlik olsa olsa benim bu
dünyadaki sınavım", bakışını kazanıyor. Ve en sonunda konsantrasyonu
maddiyata değil ruhuna çevirdiğinde, eğer gerçekten isterse yaşamını
bütünüyle değiştirebiliyor bile. Zaten buna ilişkin birçok örnek
kahraman insan birçok farklı milletin hafızalarında mevcuttur.
Bu sadece bir örnekti; özellikle günümüzde kadının üzerinde birçok
bağ, birçok kölelik prangası vardır.
Oysa ki ruhsal enerjinin aktığı, kadının önder olması gereken bu
Yeni Kadın Çağı’nda kadının özgür olması gerek!
İşte bu nedenle, kadının bedensel, maddi ve manevi tüm baskılardan
özgür olması, onun kendi Gerçeğini, kahraman bir ruh olduğunu idrak
etmesi ile mümkündür.
Kadının özgür olması toplumsal ve dünyevi bir sorumluluktur aynı
zamanda. Çünkü kadının özgür olması, çocukların da bu bilinçle
büyümesi, erkeklerin de bu bilince geçmeye teşvik edilmesi demektir.
Ve sonunda, toplumun bilincinin özgür olması, kadının ruhsal
özgürlüğünün gelişimine bağlıdır. Yeni Çağ’da hangi ülkede daha çok
kadın özgür olup ruhsal enerjiyi etrafına indirebilirse, o ülkede
refah daha yüksek olacak; zorluklar daha kolay aşılabilecektir.
Hangi ülkede kadın ezilmeye, horlanmaya devam edilirse ve hangi
ülkede bu konuyu anlamış ışıklı kadın çok az sayıda ise, o ülke çok
büyük acılar yaşayabilir.
Kendini modern sayan dünya, Afrikadaki bazı kabileleri ve
onların altın kurallarını öğrenmelidir. Kültürü çok eskiye dayanan
bu kabilelerde kadın modern olduğunu iddia eden hiçbir ülkede
olmadığı kadar özgürdür; hatta yaratıcılık kıymeti Doğa Ana ile eş
tutulduğundan el üstünde değil, baş üstünde taşınmaktadır.
Kadına gerçek değerini veren bir toplum, kadının bilincindeki
baskıların yok olmasına yardım eden bir toplum, hem kadının
gelişimine hem de toplumun kendi gelişimine yolu açacaktır.
ÖZGÜRLÜK
VE ADALET

Bugün tüm ihtişamı ile Amerika kıtasının
yanında Özgürlük Meşalesini bir kadının taşıması ve Onun Özgürlük
Tanrıçası olması tesadüf değildir.
Dünyanın ekolojik, fiziksel, sosyal,
kültürel bozukluklarının ve dengesizliklerinin en büyük nedeni, Dünyada
çeşitli hallerdeki eşitsizlikler ve bununla gelen baskılardır. Kadın ve
erkek arasındaki dengesizlik ve kadın üzerine eğitimden sosyal yaşama
kadar her alanda gösterilen baskılar, Dünya üzerindeki birçok sorunun
temel nedenidir. Bu neden çok açık; çünkü ezilen kadınların olduğu bir
toplumun çocukları da annesi ile birlikte baskı görüyor demektir ve
böyle bir ortamda, kadınsal her türlü özellik, güzellik, bakış baskı
altında ve önemsenmiyor demektir. Bu ise, işte Dünyanın bu kaba,
materyalist ve ruhsuz haline sebep olmuştur. Çünkü önemli olan, hemen
her konuda ve her zaman dengedir, adalettir. Kadının kendinin, ona ait
tüm güzelliklerin, enerjilerin baskı görmesi ve üstelik bu baskıyı
erkeksel enerjilerin, özelliklerin yapması Dünyaya hiçbir anlamda iyi
gelmemiştir ve gelemez.
Zaten Dünyadaki bu yaklaşım, sadece kadını
ve erkeği değil, tüm canlıları eşit ve Tanrısal yaratan Tanrının önünde,
kesinlikle adaletsiz bir durumdur. Allah, yarattığı güzelliklerin
dengede ve ahenk içinde olması için, kadınsal ve erkeksel enerjileri
uyum içinde yaratmıştır. Ancak kadınsal veya erkeksel enerjinin herhangi
biri, Tanrısal Adalete aykırı olarak üstünlük göstermeye çalışıyorsa,
orada denge, adalet, ahenk bulunmuyor demektir. Aynı, Dünyanın şu andaki
durumu gibi…
Evet, Amerika’da özgürlüğün simgesi
olarak, özellikle bir kadın heykeli bulunmaktadır. Bunun birçok anlamı
vardır. Asıl olarak kadının özgür olduğu bir ülke, Gerçek Huzura,
Ahenge, Güzelliğe ve Sevgiye kavuşabilir. Ancak kadın özgürse, o toplum
özgür ve mutlu olabilir. Bu nedenle Gerçek Özgürlüğün Gerçek Meşalesi
kadının elinde yükselir.
Gerçek adalet Tanrısaldır. Dünyanın tüm
ülkelerinin, tüm toplumların artık bu en temel adalet konusuna – Kadın
Özgürlüğü konusuna Tanrısal Saygı göstermesi, kadının üzerindeki ve
bilincindeki baskı zincirlerini kırmaya gayret etmesi gerekir. Başta da
kadın bu Tanrısal ve Kozmik Adalet hakkını bilmeli ve savunmalıdır. İşte
Yeni Çağ - Kadın Çağı, bu adaleti sağlamak üzere kadına ruhsal destek
sağlamaktadır. Bu çağ ey kadın, seni, zaten hakkın olan özgürlüğüne
kavuşturmak istiyor ve böylece tüm insanlığı da Tanrısal Adalete davet
ediyor.
ÖZGÜRLÜĞÜN IŞIĞI

Özgürlük, Yürek Özgürlüğüdür. Yürek
sever, özgürce sever. Her nasıl Gerçek Sevginin bir nedeni bulunamazsa,
Gerçek Özgürlük kavramı da nedensizdir; Ruh zaten özgürdür, çünkü Ruh,
Tanrı ile birliği yaşar.
Özgürlük ama Ruhsal yani Gerçek
Özgürlüğü, hiçbir kelime ifade etmeye yeterli değildir. İnsan, yüreğine
Sevinç ve Coşku veren bir müzikte duygularını, annesinin kollarında iken
hissettiği sıcaklığı, tam ifade edebilir mi? Peki öyleyse, Tanrının
Kucağında yaşamanın Güzelliğinin gizemli ve Yüce anlamını taşıyan Ruhsal
Özgürlük nasıl tarif edilebilir?
Özgürlük için, fiziksel durumlar veya
Dünya şartları ile ilgili bir ifade veya tanım beklenmemelidir. Gerçek
Özgürlük, Yüce bir kavramdır; Ruhu yaşayan ve hisseden Özgürlüğü de o
anda yaşar; çünkü Ruh, gerçekten Özgürdür.
İşte bu nedenle, Dünya üzerindeki
herhangi bir özgürlük aranmamalıdır! Ruhsal Özgürlük, insanı Tanrının
Yüreğine yani Gerçeğe götüren yolu açacaktır… Uçmayı bilmeyen veya
kanatları olmayan, hedefine nasıl uçabilir? İnsana gereken bilgi de,
kanatlar da, hedef de - Ruhtur.
Yüreği, Ruhun kanatları ile Tanrıya –
Tanrının Yüreğine taşımak mümkün. Belki de bundandır; kanat da, en az
meşale gibi, Özgürlüğün mistik sembollerindendir.
Özgürlük, aynı zamanda meşaledir. Çünkü
Ruh Yolunu aydınlatabilecek en büyük güçlerden biri, Özgürlüktür.
Özgürlüğü her ne olursa olsun, ruhta
aramak, onu bulmak ve onu günlük yaşamda yaşamak gerek. “Ben”, “benim”,
“kendim” gibi kelimeler ve ifadeler, diğer tüm insanlardan, Dünyadan,
canlılardan insanı ayıran duvarlardır. Bu duvarları, fiziksel, düşünsel
ve duygusal boyutta yıkmak için başta bu kelimelere ve diğer bencil
hiçbir şeye bağlanılmamalıdır. İnsan yarattığı bağlar ile, sadece kendi
özgürlüğünü değil, başkalarının Ruhsal Gerçek Özgürlüğünü de kısıtlar.
İnsan kendi Ruhuyla, Tanrısal Sevgi ve Tanrısal Özgürlük arayışında
olduğu sürece, bu Yüce Güzellikler zaten insanı bulacaktır!
Ve Yeni Çağ’ın, Kadının Çağı olması,
Kadın Özgürlüğünün büyük önemi olduğunu ifade eder. İnsan, Gerçek
Özgürlüğün eksikliğini, sadece Ruhunda değil, günlük hayatın içinde her
konuda hisseder. Kadın kendi Ruhuna da, topluma da, Dünyaya ve hatta
Yeni Çağ’a da destek verip, Özgürlük Meşalesini herkes için, kendi
başına yakabilecek güçtedir. Ruh, Yeni Çağı biliyor, yaşıyor. Kadın Çağı
insanın ruhunu Tanrının Yüreğine taşımak istiyor. Ama bunu yaşamak için
önce Ruhsallaşıp, Özgürleşmek gerek.
Copyright ©2007 - Kadın Çağı Web Sitesi.
Tüm Haklar Saklıdır. Bu
sitedeki metinlerin hiçbir sayfası veya parçası kopyalanamaz ve
kullanılamaz.
 |